Osmanlı Kültür ve Medeniyeti
OSMANLININ HÂKIMIYET ANLAYIŞI
Osmanlı devleti diğer Türk Islam devletlerinde olduğu gibi yönetilirken Islam hukukunu ve Islam’a ters düşmeyen örfü kullanırdı.
Devletin yönetiminde padişah mutlak hakimdi.
Osmanlı padişah adaylarına şehzade derdi.
Bunlar belli yaşlara kadar sarayda eğitim gördükten sonra sancağa çıkarlardı.
Yanlarına verilen Lala ile birlikte o sancağı yönetir böylece tecrübe kazanır ve halkı tanırlardı.
Sancaklar genelde Anadolu'dan verilir Rumeli’den sancak verilmezdi.
Rumeli halkının genelde Hıristiyan olması bunda etkili idi.
Sancaktan yetişip padişah olan ilk kişi l. Murat’tır
Fatih sancağa çıkmayı kanun haline getirdi.
Sancaktaki şehzadelerin normal bir validen yönetim açısından hiçbir farkları yoktu.
Osmanlıda da devlet hanedanın ortak malı kabul edilir ama bölünmezdi.
Tahtta hanedanın ortak malı kabul edilirdi.
Devlet adamlarının desteğini alan şehzade tahtın sahibi olurdu.
l. Murat taht padişah ve çokçuklarının malıdır usulünü yerleştirerek kardeşe taht yolunu bir süre için kapadı.
l. Murat merkezi yapıyı güçlendirmiş ll. Mehmet ise bunu tam manasıyla uygulayarak Osmanlıyı tam bir merkeziyetçi devlet yapmıştır.
XVl.yy den itibaren devlet mutlak ve teokratik yapıya kavuştu.
ll. Selim sultalığı sırasında kardeş katlini önlemek için en büyük çocuğu sancağa çıkardı.
Böylece en büyük çocuk padişah olmaya başladı.
lll.Murat lll.Mehmet böyle tahta geçtiler.
l. Ahmet ise ekber ve erşat sistemini getirdi.
Buna göre padişah artık hanedanın en yaşlı üyesi olacaktı.
Şehzadeler artık sancağa çıkmayıp sarayda oturacaklardı.
Buna kafes usulü denildi ve kardeş katini önledi.
Fakat bu sistem başa gelen padişahları tecrübesiz ve halkını tanımayan bir hale getirdi.
Padişahlar mutlak hakim olup Islam hukuku ile çelişmeyen her uygulamayı yapabilirlerdi.
XlX.yy dan itibaren padişahların yetkileri sınırlanmaya başladı.
MERKEZ TEŞKILATI
Osmanlıda yönetim her şeyi ile padişaha bağlı olup padişahta devleti merkezden idare ederdi.
Merkeze Dersaadet Asitane denirdi.
Merkez teşkilatının unsurları şunlardı.
SARAY
Padişahın devleti yönetip özel hayatının devam ettirdiği yerdir.
XlX.yy kadar Topkapı sarayı Dolmabahçe sarayı ve Yıldız sarayı kullanılmıştır.
Saray üç bölümden oluşurdu.
BIRUN
Sarayın dış teşkilatı olup burada yaverler emir subayları ulama sınıfı yeniçeri ağası altı bölük halkı haberleşme elçilik teşkilatı hekimlik müneccimlik inşaat vs. bulunurdu.
ENDERUN
Saray iç teşkilatıdır.
Padişahın güvenilir kullarının ve yetenekli kullarının eğitildiği seçildiği yerdir.
Ayrıca şehzadelerde burada eğitilirdi.
Bu iş için çeşitli odalar vardı.
Padişah da devleti buradan yönetirdi.
Enderunla Birun arasındaki irtibatı Bab-us Saade kapısı sağlardı.
HAREM
Padişahın eşinin ve çocuklarının yaşadığı yerdir.
Burası aynı zamanda bir okuldur.
Saray sadece devletin yönetildiği yer olmayıp her türlü kültürel faaliyetin ekonomi moda vs. ilham kaynağıydı.
ISTANBUL'UN YÖNETIMI
Istanbul merkez olduğu için kendine has bir yönetimi vardı.
Burada adalet işlerine taht kadısı bakardı ve kadıların çıkabileceği en üst makamdı.
Şehrin güvenliği ve korunması yeniçeri ağasına aitti.
Asayişi gündüzleri subaşı geceleri asesbaşı sağlardı.
Belediye işlerine şehremini bakardı.
Istanbul'un ihtiyaçlarını Divan-ı Hümayun ve kadı sağlardı.
Mimarbaşının izni olmadan Istanbul'da bir tek bina yapılmazdı.
DIVAN-I HÜMAYUN
Divan bugünkü manada bakanlar kuruludur.
Divan her türlü askeri mali siyasi şeri işlere şikayet davalarına bakardı.
Fatihe kadar padişah başkanlığında toplandığı için bir karar organıydı.
Fatihten sonra sadrazam başkanlığında toplandığı için bir danışma organı durumuna gelmiştir.
Divan devletle ilgili her türlü kararın görüşülüp karara bağlandığı yer olup aynı zamanda bir yüksek mahkemedir.
Divan her kesimden insana açıktı.
Ister bizzat isterse dilekçe ile müracaat edilebilirdi.
Divanı ilk başlatan Orhan bey olup son şeklini Fatih vermiştir.
Divan sabah namazından sonra toplanır ve görüşmelere başlardı.
Işlerin görüşmesi bitmeyip öğlenden sonraya kalırsa buna ikindi divanı denirdi.
Savaş zamanın çadırda toplanır buna da ayak divanı denirdi.
Divan sarayda divanhane denen yerde toplanırdı.
Divanın üyeleri şunlardı.
Padişah
Vezirazam
Padişahın mutlak vekili olup en yüksek dereceli devlet memuru en yetkili kişi,başbakan ve yükselme döneminde divan başkanıdır.
vezirler
Askeri siyasi işlerden sorumlu bakanlar.
Kazasker
Divanda hukuk işlerine ve davalara bakan kadıların tayinlerini yapan kişi
Müftü
Yükselme döneminde katılmış ve fetva işlerine bakmıştır.
Defterdar
Yükselme döneminde katılmış ve mali işlerine bakmıştır.
Nişancı
Yükselme döneminde katılmış toprakların dağıtım ve padişahın fermanına tuğra çekme işlerine bakmıştır.
Ayrıca devletin dış yazışmalarına da bakardı.
Reis-ül Kuttab
Divandaki katiplerin başıdır.
XVll.yy da dış işleri bakanı gibi görev yapmıştır.
Kaptan-ı Derya
XVll.yy da divana girdi ve denizle ilgili her şeyden sorumlu kişidir.
Yeniçeri ağası
XVll.yy de katıldı ve ordu komutanıdır.
TAŞRA YÖNETIMI
Osmanlının sınırları genişleyince
l. Murat Manastır merkez olmak şartı ile Rumeli Beylerbeyliğini
Yıldırım Beyazıt Kütahya merkez olmak üzere Anadolu Beylerbeyliğini kurdu.
Bu beyliklerin başına seyfiye kaleminden bir idareci atadı.
Bunlar hem idareci hem de askerdi.
Osmanlının taşra teşkilatı aşağıdaki gibi oluşmuştur.
Idari yapı Yöneticisi Asayiş görevlisi Yargı
Eyalet Beylerbeyi Subaşı Kadı
Sancak Sancakbeyi Subaşı Kadı
Kaza Kadı Subaşı Kadı
Köy Köy Kethüdası Yiğitbaşı Kadı Naibi
Osmanlıda merkeze bağlı eyaletler üç bölümden oluşurdu.
Doğrudan merkeze bağlı eyaletler
Bu tür eyaletlerde dirlik sistemi uygulanırdı.
Eyaletin geliri dirliklere ayrılır maaş karşılığı askerlere ve devlet memurlarına verilirdi.
Bu eyaletlere saliyanesiz (yıllıksız) eyalet denirdi.
Rumeli Anadolu Şam Halep Rakka Kefe bunlara örnektir.
Özel yönetimi olan eyaletler
Genelde halkı Müslüman olan eyaletlerdir.
Yöneticileri ve memurları hazineden maaş alırdı.
Buna saliyane denir bu eyaletlere de saliyaneli (yıllıklı) denirdi.
Vergi gelirleri de iltizama verilirdi.
Mültezimler eyaletin vergisini ihale ile alır devlete peşin verir sonra kendisi eyaletten toplardı.
Bu sistem Kanuni zamanında oluşturuldu.
Trablusgarp Mısır Cezayir bu eyaletlere örnektir.
Bağlı hükümetler bağlı beylikler
Bu tür yerlerin beylerini padişah atardı.
Iç işlerinde serbest dış işlerinde merkeze bağlı olurlardı.
Kırım Eflak Boğdan Hicaz bu tür yerlerdi.
Tanzimat fermanı ile iltizam sistemi kaldırıldı.
Idari yapı tekrar düzenledi kazalar tekrar kuruldu.
Kazaların başına halkın istediği kişiler atanmaya başlandı.
Eyaletlerin yönetiminde ise büyük meclis adlı bir meclis kuruldu.
Sancaklarda bu meclis küçük meclis deye adlandırıldı.
MAHALLI TEŞKILAT
Osmanlıda devlet teşkilatı yanında kendi beldesinin düzeni ve hizmetleri için halkta teşkilatlanmıştı.
Mahalle ve köy teşkilatı
Bu beldelerde en büyük görev imam ve yiğitbaşına düşerdi.
Imam padişahı temsil edip buyruklarını halka duyururdu.
Yiğitbaşını o yöre halkı seçer ve güvenliği sağlardı.
Köylerde ise bu işleri kadı naibi ve köy kethüdası görürdü.
Esnaf teşkilatı
Osmanlıda esnaf ve zanaatkarlarında lonca adlı teşkilatları vardı.
Bu teşkilat Xlll.yy kurulan Ahi teşkilatı ile aynı sayılırdı.
XVll.yy kadar Müslüman gayrimüslim aynı loncaya üye olabilirlerdi,ama sonra bu görülmedi.
Her loncanın bir yönetim kurulu vardı başkanına şeyh denirdi.
Loncaların şu görevleri vardı.
Fiyatları belirleyip kaliteli mal üretme
Esnafla hükümet arsındaki ilişkiyi sağlama
Üyelerine yardım ve kredi sağmama
Bulundukları beldenin meselelerinin çözümüne yardımcı olma
Halka mesleki eğitim verme
Cemaatler
Osmanlıda cemaatlerde teşkilatlanmıştı.
Yahudiler Hıristiyanlar kendi aralarında kendi hukukların uyguluyorlardı.
Ayrıca Müslümanlarda tarikatları sayesinde teşkilatlanmışlardı.
ORDU DONANMA
Osmanlıda askeri sınıfa Seyfiye denilirdi.
Osmanlı ordusu kara ve deniz olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Osman bey zamanında eli silah tutan herkes askerden sayılırdı.
Orhan bey Yaya ve Müsellem adlı iki ordu kurdu.
l.Murat ise pencik sistemiyle kapıkulu askerlerini tımar sistemi ile tımarlı sipahileri kurdu.
ll. Murat ise kapıkullarını devşirme sistemi ile oluşturmaya başladı.
Osmanlı kara ordusu üç ana bölümden oluşurdu.
Kapıkulu askerleri-hassa ordusu
Tımarlı sipahiler -eyalet askerleri
Yardımcı kuvvetler
KAPIKULU ASKERLERI-HASSA ORDUSU
Önceleri pencik sistemi ile daha sonra devşirme sistemi ile oluşan askeri birliklerdir.
Üç ayda bir ulufe adlı maaşlarını alırlardı.
Iki ana bölümleri vardı.
Kapıkulu piyadeleri
Acemi oğlanlar ocağı
Gelibolu'da ilk defa kuruldular.
Bu Ocak yeniçeri ocağına asker yetiştirirdi.
Devşirme sistemi ile toplanan Hıristiyan çocukları önce bir Türk ailesinin yanına verilerek Türk-Islam töresi öğretilirdi.
Daha sonra bu ocağa gelir ve temel eğitimini alırdı.
Buradan diğer ocaklara aktarılırlardı.
Çok zeki olanları devlet adamı ve diğer alanlarda yetiştirmek için Enderun'a gönderilirdi.
Yeniçeriler
Savaşta ve barışta padişahı ve saltanatını korurlardı.
Evlenmez başka hiçbir işle meşgul olmazlardı.
Kışlada yatıp kalkan düzenli eğitim gören askerlerdi.
Son zamanlara doğru bu özelliklerini kaybettiler ve zararlı bir hal aldılar.
Cebeci ocağı
Ordunun silahlarını yapıp ve onaran ocaktı
Topçu ocağı
Topları yapıp kullanan bölüktü.
Top arabacıları
Topların taşınmasını sağlayan bölüktü.
Humbaracı ocağı
El bombası havan topu yapar ve kullanırlardı
Bu bölük Fatih tarafından kurulmuştur.
Lağımcı ocağı
Kale surlarının dibine lağım açıp fitil döşeyip imha ederlerdi
Bu bölükte Fatih tarafından kuruldu.
Saka ocağı
Ordunun su ihtiyacını karşılardı.
Turnacılar ocağı
Savaşta ordu arasında haberleşmeyi sağlarlardı.
Kapıkulu Süvarileri
Bunlara altı bölük haklıda denirdi.
l.Murat zamanında kuruldu.
Üç ayda bir ulufe alırlardı.
Bölüklerine bakıldığında
Sipahi
Silahtar
Bu iki bölük savaşta padişahı ve padişah çadırlarını korurlardı.
Sağ ulufeci
Sol ulufeci
Savaşta saltanat sancaklarını korurlardı
Sağ garipler
Sol garipler
Savaşta ordunun ağırlıklarını korurlardı.
TIMARLI SIPAHILER - EYALET ASKERLERI
Osmanlı ordusunun en önemli kısmıdır.
Tüm ihtiyaçları dirlik sahibi tarafından karşılanır.
Tamamı Anadolu'daki Türklerden oluşur ve bunlara Cebulü’de denir.
Savaş zamanı dirlik sahibi ile savaşa giderlerdi.
Barış zamanı ise eyaletin güvenliğini sağlarlardı.
YARDIMCI KUVVETLER
Akıncılar
Sınır boylarında yaşarlar
Düşmanı taciz edip istihbarat toplayarak ordunun yolunu açarlardı.
Araplar ve Garipler
En önde savaşan yayalardı
Gözü pek yiğitlerden oluşurdu
Yörükler
Müsellemler (atlı askerler)
Derbent muhafızları
Geçitleri koruyan askerler
Kırım Eflak,Boğdan beyleri gibi bağlı krallık ve beyliklerin askerleri.
DONANMA
Osmanlının denize kıyısı olunca donanması da olmuştur.
Bu Orhan beyin Karesi beyliğini almasıyla gerçekleşmiştir.
Saruhan Aydın Menteşe oğullarının bağlanması ile Osmanlıda denizcilik faaliyetleri ilerledi.
Ilk deniz üssünü de yine Orhan Bey açtı.
Ilk tersaneyi Yıldırım Gelibolu'da açtı.
Ilk büyük tersane ise Yavuz zamanında Haliç te açıldı.
Zaman içinde Sinop Süveyş ve Cezayir de tersaneler açıldı.
Donanma ve tersanelerin başında Kaptan-ı Derya bulunurdu.
Bu kişi direk Sadrazama ve divana sorumluydu.
Donanma askerleri genelde Batı Anadolu'daki geçlerden oluşurdu ve Levent denirdi.
Osmanlı ilk deniz savaşını l.Mehmet zamanında Venediklilerle yaptı ve mağlup oldu.
Donanma büyük gelişmeyi Fatih zamanında gerçekleştirdi.
Fatihin Istanbul'un fethi için yaptırdığı 400 parça donanma sonradan Osmanlının işine çok yaradı.
ll.Beyazıt zamanında ilk ciddi zaferler kazanıldı.
Yavuz peşine Kanuni döneminde Barbaros un katılımı ile donanma en muhteşem çağını yaşadı.
Donanma ilk büyük yenilgisini Inebahtı da aldı.
Sokuludan sonra ise gereken önem verilmedi.
Donamanın en son aldığı yer Girit oldu.
Bu sefer sırasında donanmanın yetersiz olduğu görüldü.
Çeşme Inebahtı Navarin ve Sinop ta yakıldı.
VAKIF SISTEMI
Osmanlı devletinde zenginler devletin ekonomik durumu iyi olduğu dönemlerde hiç çekinmeden mallarını bir kısmını veya tamamını hayır kuruluşlarına toplumunun yararına vakfedebilirlerdi.
Sağlık eğitim sanat gibi alanlardaki harcamalar kurulan vakıflarla,bu sistemle halledilirdi.
Bu sistemle devlet hazinesine dokunmadan bir çok mesele halledilmiştir.
Bu vakıflara padişah hanedan üyeleri yüksek devlet memurları öncülük etmişlerdi.
Vakıflar yoluyla
Fethedilen toprakların Türkleştirilmesi sağlandı
Anadolu ve Rumeli deki şehir ve kazaların büyümesi sağlandı
Ulaşın haberleşme vb. alanlarda rol oynayarak canlı bir hayatın oluşmasını sağladı
Eğitim sağlık gibi giderleri karşıladı
Devletin yükünü hafifletti
Sosyal yardımlaşmayı sağladı
Devlet hazinesini rahatlattı
OSMANLI TOPLUM YAPISI
DEVLETIN RESMI TASNIFINE GÖRE OSMANLI TOPLUMU
Osmanlı devletinde toplum yönetenler ve yönetilenler diye ikiye ayrılırdı
Bu toplumum düzenini sağlamada en önemli unsur adaletti.
YÖNETENLER -ASKERI SINIF
Padişahın kendilerine dini yetki ve yönetim yetkisi tanıdığı görevlilerdir.
XV ve XVl.yy da bu sınıfa devşirme kökenli yöneticiler hakim olmuştur.
Üç sınıfa ayrılırlar
SEYFIYE - EHLI ÖRF
Yönetim görevinde bulunan askeri sınıftı.
Kapıkulu ve tımarlı sipahilerden oluşurlardı.
Vezirler beylerbeyleri sancak beyleri kapıkulu askerleri tımarlı sipahiler bu sınıftandı.
Bunlar maaş olarak ya ulufe yada dirlik alırlardı.
Emekli olanlara ise arpalık bağlanırdı.
ILMIYE - EHLI ŞER
Devlette din (ifta) adalet (kaza) eğitim öğretim(tedris) işlerine bakanlar ve alimler bu sınıftandı.
Kazasker Şeyhülislam Kadılar Medrese takımı bu sınıftandı.
Şeyhülislamlık bu sınıfın en üst makamıydı.
Devlet işlerinin Şeriata uygun olup olmadığını inceler bu konuda fetva verirdi.
Bu sınıfın görevlileri ya maaş alır yada vakıf geliri bağlanırdı.
KALEMIYE - EHLI KALEM
Osmanlıda divanda daha sonra Bab-ı Ali de ve eyaletlerde görev yapan memurlar bu sınıftandı.
Defterdar Nişancı Reis-ül Küttab Divan Katipleri bu sınıfa mensuptu.
Usta çırak ilişkisi içerisinde yetişirlerdi.
Kalem şeflerine Hacegan denirdi.
Dirliklerle geçinirlerdi.
YÖNETILENLER - REAYA
Devlete vergi veren halktı.
Osmanlıda hakim unsur Türkler olup Araplar Rumlar Ermeniler Slavlar Arnavutlar Romanlar ve Kafkas milletleri yaşardı.
Toplum Müslüman Hıristiyan ve Yahudiler olarak tasnif edilirdi.
Müslümanların yönetici ve asker olma şansları vardı.
Gayrimüslimler askerlik yapmadıkları için cizye vergisi vermek zorunda idiler.
XlX.yy da Tanzimat ıslahat fermanları ile Gayrimüslimler Müslümanlarla eşit yapılmaya çalışılmıştır.
YERLEŞIM DURUMUNA GÖRE OSMANLI TOPLUMU
ŞEHIRLER
Tüccarlar yöneticiler askerler memurlar esnaf ve sanatkarlar oturduğu yerlerdir.
Esnaflar hem mal üretip hem de satarlardı.
Ayrıca lonca denen teşkilatları vardı.
KÖYLÜLER
Osmanlıda en büyük bölümü oluştururlardı.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı.
Işledikleri toprağa karşılık çift vergisi verirlerdi
Vergilerini dirlik sahibine verirlerdi.
Toprağı boş bırakamaz terk ederlerse çift bozan vergisi öderlerdi.
GÖÇERLER
Bunlar hayvancılıkla uğraşırlardı.
Vergi olarak agman vergisi vermişlerdir.
Ayrıca otlaklar için yaylak ve kışlaklar içinde vergi verirlerdi.
Rumeli nin Türkleşmesinde rol oynamışlardır.
OSMANLIDA AILE YAPISI
Ailenin temel yapısı Şeri hukuka ve Türk töresine dayanırdı.
Ailede erkek egemendi.
Tek eşli evlilik geçerliydi.
Kadınında geniş hakları vardı.
OSMANLIDA SOSYAL HAREKETLILIK
Osmanlıda sosyal gruplar arasında geçişler serbesti.
Yönetenlerden birisi yönetilen yönetilen birisi yöneten olabilirdi.
Bu geçiş kişinin kabiliyeti doğrultusunda padişahın fermanı doğrultusunda olurdu.
Toplumdaki sosyal hareketlilik iki şekilde olurdu.
YATAY HAREKETLILIK
Köyden şehre bir bölgeden başka bölgeye gidilip gelinmesi veya oraya yerleşilmesi olayıdır.
Bu iş kendiliğinden oluşurdu ve devletin bir zorlaması yoktu.
Devletin bu işe katkısı iskan politikası ile olmuştur.
Fethedilen bölgelerin Türkleştirilmesinde bu politika önemli rol oynamıştır.
XVlll.yy kadar doğudan batıya bir göç hareketi olmuş,bu yüzyıldan sonra batıdan doğuya bir göç hareketi olmuştur.
Böyle olmasında kaybedilen savaşların ve toprakların büyük rolü vardır.
Bu tersine göçler devleti zor durumda bırakmıştır.
DIKEY HAREKETLILIK
Sınıflar arası geçişlerdir.
Yöneticinin reaya reayanın yönetici olmasıdır.
Osmanlıda yönetici olmak için iki şart aranmakta idi.
Müslüman olmak
Liyakat sahibi olmak
OSMANLI EKONOMISI
OSMANLININ IKTISAT ANLAYIŞI
Osmanlı ekonomisi başta tarıma dayanırdı.
Işte bu yüzden iktisat anlayışı
Toprağı en iyi şekilde işleyip
En iyi şekilde vergilendirmeye dayanıyordu.
Sınırların genişlemesi ile ipek ve baharat yolları kontrol altına alındı.
Buda Osmanlının iktisat anlayışında bazı değişikliklere neden oldu.
Osmanlı ekonomisinde iki hedef gözetilmiştir.
Halkın sıkıntıya düşmeden refah içinde yaşaması
Avrupayı ekonomik yönden kendisine bağımlı kılmak
Üretilen mallar iç piyasada yetmeyince dış alım yapılırdı.
XVlll.yy kadar kendi kendisine yeterli olan Osmanlı ekonomisi bu yüzyıldan sonra ticaret yollarının değişmesi ve kapitülasyonlardan dolayı çökmeye başladı.
lll.Selim ve sonradan gelenler bazı tedbirler aldılarsa da başarılı olamadılar.
OSMANLI EKONOMISININ TABII KAYNAKLARI
INSAN
Osmanlıda üretici kitle reaya idi.
Osmanlı insanını ve onun üretime katkısını tapu tahrir defterlerine yazarak tespit ederdi.
Böylece nüfus bilinir ve alınacak vergide tespit edilirdi.
1831 de yapılan ilk nüfus sayımına kadar bu iş bu şekilde halledildi.
TOPRAK
Osmanlıda toprak üç ana bölüm şeklinde sınıflandırılırdı.
MÜLK ARAZI
Bu arazinin mülkiyeti tamamen halka aitti.
Iki şekilde isimlendirilirdi.
Öşüriye
Fethedilmeden öncede Müslüman'ın elinde olan arazidir.
Böyle topraklardan öşür vergisi alınırdı.
Hareciye
Gayrimüslimlerin elinde olan arazidir.
Fetihten sonrada sahibine bırakılırdı.
Böyle topraklardan haraç vergisi alınırdı.
VAKIF ARAZI
Geliri sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir.
Satılamaz ve başka gayeler için kullanılamazdı.
MIRI ARAZI
Devletin mülkiyetinde olan arazilerdir.
Osmanlının toprağının büyük kesimi bu arazilerden oluşur
Kullanılması için halka dağıtılırdı.
Vergisine verileceği yere göre ve vergi miktarına göre de isimlendirilirdi.
Bunlar
Has arazi
Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan yerlerdir.
Padişaha şehzadelere vezirlere divan üyelerine beyler beylerine sancak beylerine verilirdi.
Bu kişiler topladıkları bu vergiye karşı cebelü - tımarlı sipahi beslemek zoruna idiler.
Zeamet arazi
Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arası olan yerlerdir.
Orta dereceli devlet verilirdi.
Bunlarda cebelü beslerlerdi.
Tımar arazi
Yıllık geliri 3bin ile 20 bin akçe arası olan yerlerdir.
Bunlarda cebelü beslerdi.
Üç bölüme ayrılırdı.
Eşkinci tımarı
Savaşta yararlılık gösterenlere verilirdi.
Mustahfaz tımarı
Cami görevlilerine verilirdi.
Hizmet tımarı
Saray görevlilerine verilirdi.
DIRLIK SISTEMI
Bu sistemle devlet
Üretimi denetim altına alırdı.
Üretimde süreklilik sağlardı.
Eyalet askerlerinin doğmasına ve savaşa hazır bir ordunun olmasını sağlardı.
Ülke bayındır hale gelirdi.
Askeri masraflar azalırdı.
Gelirlerin artmasını sağlardı.
Araziden daha iyi yararlanılırdı.
Devlet vergi toplama külfetinden kurtulurdu.
Tımarlı sipahiler sayesinde iç güvenlik sağlanılırdı.
Dirlik sahibi usulüne göre davranmasa dirliği elinden alınırdı.
Dirlik sahibi ve sipahiler bölgenin güvenliğinden sorumlu olurdu.
Sipahinin ölümünden sonra devlet uygun görürse oğluna miras olarak verilirdi.
Dirlik arazilerin gelirleri aşağıdaki yerlere de ayrılırdı.
Ocaklık : Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan arazi.
Yurtluk: Geliri sınır boylarındaki askerlere ayrılan arazi.
Mukataa: Geliri doğrudan hazineye ayrılan arazi
Paşmaklık: Geliri padişah hanımlarına ve kızlarına ayrılan arazi.
Malikane: Geliri devlete üstün hizmet görmüş kişilere ayrılan arazi.
Arpalık: Geliri emekli devlet memurlarına ayrılan arazi.
Metruk: Tarıma kapalı otlak mera kullanılmayan arazi
XVll.yy sonlarında tımarların bir kısmı kişilerin ellerinden alınmaya başlandı.
1854 de çıkarılan arazi kanunnamesi ile uzun süre toprağı elinde bulunduran kişiye o toprak mülk olarak verildi.
OSMANLI EKONOMISINDE ÜRETIM
TARIM
Ekonominin en önemli kolu tarımdır.
Toplumun büyük bir kesimi bu işle uğraşırdı.
Tarım politikasını tımar sistemi belirlerdi.
Bu sistemde
Toprağın mülkiyeti devlete
Işletmesi köylüye
Vergisi sipahiye aitti
Köylünün bu toprağı sürekli işleyip miras bırakabilmesi için
Sebepsiz terk etmememsi
Toprağı üç yıl boş bırakmaması
Vergiyi düzenli ödemesi gerekliydi
Buna karşılık sipahinin de reayaya karşı görevleri vardı.
Köylünün güvenliğini sağlama
Üretim araçlarını temin etme
Tohum gübre ihtiyacını karşılamada yardımcı olma
Vergiyi almakta kolaylık sağlama
Ürün açısından Osmanlı coğrafi konumundan dolayı çok zengindi.
Ürün fazlası Akdeniz ülkelerine satılırdı.
HAYVANCILIK
Hayvancılıkla genelde göçebeler uğraşırdı.
Ağman vergisi öderlerdi.
Hayvancılık ürünleri hammadde olarakta kullanılırdı.
Bursa da ipek,Ankara da Tiftik, Selanik te çuha Bulgaristan da aba buna örnektir.
SANAYI
XVll.yy kadar Osmanlı ekonomisi Avrupa ekonomisinden çok ileriydi.
Her türlü malın üretimi ihtiyaca göre yapılırdı.
En gelişmiş sanayi dokumacılık ve dericilikti.
Kumaş boyamacılığı da ileri düzeydeydi.
Tersaneler silah sanayi,döküm atölyeleri madencilik sektörü devletin elinde idi.
Bunların yanında Bursa da ipekçilik Karaman Konya da pamuklu dokumacılık,tokat ta Küre de bakırcılık,Ankara da sofçuluk,Selanik te çuhacılık,Halep Şam Antep te lüks dokumacılık Bilecik te demir işletmeleri,Bursa da kadife dokuma örnekleri verilebilir.
TICARET
Konumu itibarıyla Osmanlı ticarete önem verirdi.
Ipek ve baharat yolu üzerinde olması Akdeniz e hakim olması ticarete önem vermesini mecburi kılmıştır.
Ticareti canlandıra bilmek için kapitülasyon dahi vermiştir.
KAMU EKONOMISI (OSMANLI DEVLETININ BÜTÇESI )
Osmanlı ilk mali teşkilatını l.Murat zamanında kurdu.
Ancak Tanzimat dönemine kadar günümüzdeki anlamıyla gelirinin ve giderinin ayrıntılarıyla gösterildiği bir devlet bütçesi yapılmamıştır.
Ilk resmi bütçeyi Tarhuncu Ahmet Paşa yapmıştır.
Ilk denk bütçeyi ise Köprülü Mehmet Paşa yapmıştır.
Osmanlı bütün Türk Islam devletlerinde olduğu gibi vergi alırken Şeri ve Örfi olarak ayırırdı.
Şeri vergiler
Öşür :Müslümanlardan alınan onda bir vergisi
Haraç :Gayrimüslimlerden alınan arazi vergisi
Cizye :Baş vergisi,gayrimüslimlerden askerlik çağında olanlardan alınan vergi.
Örfi vergiler
Padişahın iradesi ile toplanan vergilerdir.
Bunlara Raiyet Rüsumu da denir.
Resmi Çift:Çiftçinin elindeki toprağa göre alınan vergi toprak vergisi
Çift Bozan:toprağı terk eden veya üç yıl ekmeyenlerden alınan vergi
Adet-i Agman:Hayvan vergisi
Baç-ı Bazar:Pazar yerlerinden alınan veri
Resmi Mücerret:Bekarlardan alınan vergi
Resmi Bennak:Evlilerden alınan vergi
Resmi Ispence:Gayrimüslimlerden resmi çift karşılığı alınan vergi,toprak vergisi
Resmi Arus:Sipahiler tarafından tımar arazilerinde yaşayan kadınların evlenmesi durumunda kocalarından alınan vergi
Niyabet Rüsumu:Yöneticilerin halktan aldığı vergi.Suçlulardan alınan Cerimelerde bu vergiye dahildir.Bunlara Bad_i Hava vergiside denir.
Avarız :Olağan üstü hallerde alınan vergi
Toplanan bu vergileri devlet çeşitli alanlarda kullanırdı.
OSMANLIDA PARA
Osmanlıda ilk para Osman Gazi zamanında bastırıldı.
Bakır olan bu paradan sonra ilk gümüş parayı Orhan Gazi bastırdı.
Altın parayı ise ll. Mehmet bastırmıştır.
Bunlara akçe denirdi.
Bunların yanında yabancı devletlere ait altın ve gümüş paralarda geçerli olup kullanılırdı.
Bunun sebebi ise Osmanlıda altın ve gümüşün az olması
1840 yılına kadar gümüşten akçe altından sikke-i hasene kullanıldı.
XVl.yy sonlarına doğru Osmanlı parası değer kaybetmeye başladı.
Bu durumun nedeni duraklamanın nedenleri ile aynı idi.
1839 Kaime-i Naktiyye-i Mutebere adıyla ilk kağıt para l. Abdülmecit zamanında bastırıldı.
1844 de devlet darphanesi para basımında tek yetkili oldu.
Bu dönemde devletin para birimi Mecidiye ve Guruş oldu.
OSMANLIDA KÜLTÜR VE SANAT
Osmanlı döneminde kültürün unsurlarına bakıldığında din,töre,ahlak,dil,hukuk,sanat,edebiyat ekonomi ve müzik olarak karşımıza çıkar.
DÜŞÜNCE HAYATI
Osmanlı Anadolu'da Türk siyasi birliğini sağlamaya çalışırken düşünce birliğini de sağlamaya çalışmıştır.
Osmanlı
Sünni Islam akaidini
Iranın tasavvufi düşüncesini
Islam'dan öncesi Türk kültürünü
Anadolu'da ki mevcut kültür
alınarak bir sentez yapmıştır.
Düşünce hayatı tekke ve medreselerde gelişmiştir.
Din adamları ve düşünürler halkı aydınlatmaya çalışmışlardır.
Dini faaliyetler ise tarikatlar çevresinde yoğunlaşmışlardır.
Ahi ve Baba-i tarikatları devletin kuruluşunda önemli rol oynamışlardır.
Tarikat şeyhleri devlet işlerine karışmaz kültürel faaliyetlerle uğraşırlardı.
Böylece din bir kültür unsuru olarak sanatın her dalını etkilerdi.
BILIM VE TEKNOLOJI
Kuruluş döneminde nakli ve Islami ilimler medreselerde gelişti.
Ilk medreseyi Orhan Gazi Iznik te açtı.
Osmanlıda kuruluş döneminde Molla Fenari mantık,Kadızade-i Rumi matematik astronomi Hekim Bereket tıp alanında yetişen alimlerdir.
Fatih döneminde bilim adamlarına daha çok değer verilerek saygı gösterildi.
Fikirlerini rahat bir şekilde açıklamaları bilimin daha da gelişmesine sebep oldu.
Sahn-ı Seman medreseleri ilimin gelişmesinde önemli rol oynadı.
Ali Kuşçu matematik Aşık Paşaoğlu tarih dallarında isim yapan kişilerdir.
Kanuninin Süleymaniye medreseleri ise ilimde zirveye ulaşıldığı yerdir.
Zembilli Ali,Ebusuud,Kemal Paşazade,Hoca Saadettin,dönemin ünlüleridir.
XVll.yy den sonra ilim gerilemeye başladı.
Bunun başlıca nedeni işin ehline verilmeyişi idi.
Bu yüzyıldan sonra Katip Çelebi,Pecevi Ibrahim,Solakzade gibi alimler yetişti.
GÜZEL SANATLAR
Osmanlıda resim heykel pek fazla ilgi görmemiştir.
Bunun yanında minyatür sanatı,seramikçilik,oymacılık,kakmacılık,vs. sanatlar gelişmiştir.
MIMARI
Osmanlı XV.yy kadar Selçuklu mimarisinin etkisinde kalmıştır.
Fatih zamanında mimaride gelişmeler başladı.
Osmanlı mimarisi XVl.yy de olgunluk çağına erişti.
Klasik Osmanlı mimarisi doğdu ve ilk örneği ll. Beyazıt camii oldu.
Osmanlı mimarisi doruk noktasına Mimar Sinan la ulaştı.
Sinan çıraklıkta Şehzade camii,kalfalıkta Süleymaniye camii,ustalıkta Selimiye camii yaptı.
Lale devrinde mimari Avrupa mimarisinden etkilendi.
OSMANLIDA EÄžITIM
Osmanlıda eğitim başlıca üç yerde verilirdi.
Enderun
Devlet adamı,idareci,komutanı ve sanatkarların yetiştirildiği saray iç okuludur.
ll.Murat zamanında temeli atılan ve gerçek kurucusu Fatih olan bu okulda şehzadelerde yetiştirilmiştir.
1837 de bu kurumda düzenleme yapıldı.
1910 da da kapatıldı.
Devşirmeler bu bölümde okutulurdu.
Medreseler
Temel düşünceyi veren yerlerdir.
Ilk basamağı Sübyan mektebidir.
Bu okullar hemen hemen her mahallede olup temel eğitimi verirdi.
Bundan sonra orta dereceli okullar peşine medreseler gelirdi.
Medreselerde bilginler yetişirdi.
Burayı bitiren kadı müftü müderris olurdu.
XVll.yy bu kurumlarda da bozulmalar başladı.
Askeri eğitim
Bunlar kapıkulu ocaklarında verilen eğitimlerdi.
Bu ocaklar hem birer askeri ocak hem de birer okuldu.
Osmanlıda ayrıca loncalar mahalle mektepleri camiler birer eğitim yuvasıydı.
OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENIYETI ll
MERKEZ TEŞKILATI
Osmanlı son dönemde mecburi olarak devlet teşkilatında büyük değişiklikler yapmıştır.
Bu değişiklikleri yapanların başında ll. Mahmut gelir.
Mahmut divan-ı hümayunu kaldırarak nazırlık sistemini getirmiş ve Meclis-i Has (bakanlar kurulu)kurdu.
Yetkiler böylece bakanlara geçti.
Bab-ı Ali dediğimiz hükümet güçlü sadrazamlar zamanında büyük önem kazandı.
ll. Abdülhamit döneminde hükümet pek o kadar etkili olamadı.
Yine bu dönemde saray şeyhülislam ve hükümet etkili oldu.
1826 da yeniçeri ocağı kaldırılarak askerin devlet üzerindeki etkisi kırıldı.
Fakat 1876 da Abdülaziz in tahtan indirilmesinde askerin tekrar etkili olduğunu görüyoruz.
Dağılma döneminde bütün iller merkeze sıkı bir şekilde bağlandı.
Tımar sistemi ile maaşlar halledilirken bu kaldırılmış herkes maaşa bağlanmıştır.
Ayan eşraf ve mütegallibe (halktan zorla geçinen) ortadan kaldırıldı.
Uzaktaki eyaletler direk merkeze bağlandı ise de başarılı olunamadı.
Bu gibi yerlerde devletten ziyade başkaları hakim oldu.Mısır gibi
Son dönemlerde devlet halk ile daha yakından ilgilendi.
Buda her iki tarafın kaynaşmasına neden oldu.
ll. Mahmut Abdülmecit Abdülaziz yurt gezilerine çıktı.
Abdülaziz ise ilk dış geziye çıkan padişah oldu.
Şeyhülislamlık makamının siyasi danışmanlık durumu son dönemde azaltıldı.
Seraskerlik (savunma bakanı )makamının önemi artı.
Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliye kurularak bir üst mahkeme gibi görev yaptı.
Bir çok yönetmelik ve tüzükler hazırlandı.
Tanzimat dönemindeki yenilikleri bu meclis hazırladı.
1854 de bu meclisin görevini Meclis-i Ali Tanzimat aldı.
Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliyenin üzerinde sadece yüksek mahkeme yetkisi kaldı.
1861 de ise bu iki meclis birleştirildi.
1868 de Şura-i Devlet ve Divan-ı Ahkam-ı Adliye kuruldu.
Böyle sık sık meclislerin açılması gelişmelerin oturmadığını gösterir.
TAŞRA YÖNETIMI
Tanzimat dönemi ile taşra yönetiminde değişikler oldu.
Iltizam sistemi kaldırılarak Muhassallık getirildi.
Böylece halkın ezilmesi önlendi.
Sancaklarda kanunun daha iyi işlemesi için muhassallık meclisleri kuruldu.
Bu başarılı olmadı mecburen kazalar kuruldu.
Kazalara halkın istediği kişiler yönetici olarak atandı.
Böylece muhtarlardan sonra kaza yöneticilerini de halk seçmeye başladı.
Buraların mali işleri için ise defterdarlar atandı.
Buralarda zaptiye teşkilatları kuruldu ve zaptiye müşirleri atandı.
Eyaletlerin yönetimi için idarecilerin katıldığı büyük meclisler kuruldu.
1849 da bu meclis adı eyalet meclisi olarak değişti.
1871 den sonra kaymakamlar kazalara atanmaya başladı.
Sancaklardaki ise küçük meclis adını aldı.
1861 de çıkarılan vilayet nizamnamesi ile taşrada yine değişiklikler yapıldı.
1871 e kadar sancaklarda kaymakam eyaletlerde ise valiler yönetici idi.
1871 den sonra kaymakamlar kazalara atanmaya başladı.
Aynı yıl nahiyeler kuruldu.
Sancaklarda kaymakamın yerine mutasarrıflar görev aldı.
Nahiyelerde ise nahiye müdürü görev aldı.
Illerde belli sürelerde toplanmak için vilayet umumi meclisleri kuruldu.
TOPRAK YÖNETIMI
Osmanlı son dönemde tımar sistemini kaldırmış tam mülkiyet anlayışına geçmiştir.
1847 de miras hukuku genişletildi.
1858 de çıkarılan arazi kanunnamesi ile topraklar yeniden düzenlendi.
MALIYE VE EKONOMI
ll.Mahmut döneminde devletin bütün mali konuları Nezaret-i Umur-u Maliye denetimine bırakıldı.
Kırım savaşında ilk dış borç alındı.
Abdülaziz döneminde ise dış borçlar artı.
Bu artış ll.Abdülhamit döneminde Duyun-u Umumiyeyi getirdi.
Tazimatla herkesin gelirine göre ergi alınması kararlaştırıldı.
Aşar vergisinin toplanması mültezimlerden alınarak devlet memurlarına verildi.
Cizyenin toplanması ve ayarlanmasını da dini kuruluşlara bırakıldı.
Çıkarılan tapu nizamnamesi ile mülkiyet garanti altına alındı.
Toprak üzerinden alınan vergiler kalkarak sadece ürün üzerinden aşar vergisi alınmaya başladı.
Sanayi inkılabı Osmanlı ekonomisine büyük zarar verdi.
Bu olay lonca sistemini çökertti.
1820 de Avrupa malları Osmanlı pazarlarını istila etti.
Osmanlı bunu önlemek için bazı tedbirler aldı.
Bunlar
Fabrikalar açtı
Islah-ı Sanayi komisyonunu kurdu.
Şirketler kuruldu.
Yol yapımına önem verildi.(Aydın Turgutlu demiryolu ilk yapılan yoldur)
Iç gümrükler kaldırıldı.
Ithalat vergisi (amediye) ihracat vergisi (reftiye) transit ticaret vergisi (müşüriye) de düzenlemeler yapıldı.
Osmanlının tarım ürünleri de ihraç mallar arasında idi.
1847 de Bank-ı Dersaadet adlı ilk banka kuruldu.
Ancak bu banka iflas etti.
1856 da Ingiliz desteği ile Bank-ı Osmani kuruldu.
Mithat Paşa ise köylüye kredi vermek için Memleket Sandıklarını kurdu.
1863 de ise Ziraat Bankası kuruldu.
Osmanlı bu dönemde kağıt para sistemine geçti.
XlX.yy Avrupalılar kapitülasyonlardan yararlanarak yol köprü havagazı tramvay vs. yapımlarını ve işletmelerini aldılar.
Osmanlıda ise cam çini tuğla kiremit pamuklu dokuma sanayileri kaldı.
Yine Avrupalılar kapitülasyonlardan yararlanarak ülkenin her yerinde şirketler kurdular.
Bunlar ekonomiye fayda yerine zarar getirdi.
Fabrika malları ile atölye malları rekabet edemediler.
1880 de ticaret odaları ve ziraat odaları kuruldu.
1883 de tütün alımı Regie adlı Fransız Alman şirketlerinin tekeline bırakıldı.
1888 de Bursa da ipekçilik enstitüsü kuruldu.
EÄžITIM ÖÄžRETIM
XlX.yy eğitim kurumlarına bakıldığında
Medreseler
XVlll yy başlayıp önce askeri giderek sivil alanlarda açılan devlet okulları.
Azınlıkların okulları.
Yabancı devletlerin okulları.
Osmanlı vatandaşlarının açtığı okullar.
1857 de ll Mahmut un kurduğu Mektebi Rüştiye Nezareti genişletilerek Maarif-i Umumiye Nezareti kuruldu.(genel eğitim bakanlığı)
Böylece milli eğitim bakanlığının temeli atıldı.
1861 çıkarılan nizamname ile harbiye ve tıbbiye dışında bütün okullar bakanlığa bağlandı.
Böylece askeri ve sivil okullar birbirinden ayrıldı.
ASKERI OKULLAR
1845 de harp okullarına öğrenci yetiştirmek için askeri liseler açıldı.
Istanbul'da Kuleli,Izmir de Maltepe,Bursa da Işıklar lisesi bu dönemde açıldı.
1849 da Harbiye'de veteriner okulu açıldı.
1875 de askeri orta okullar açıldı.
Yine aynı yıllar kurmay okulu açıldı.
SIVIL OKULLAR
ll.Mahmut ilköğretimi mecburi hale getirmiş ama bu taşrada uygulanamamıştı.
Bu dönem okullarına bakıldığında
Sıbyan mektepleri -ana okulu
Iptidaiye - ilkokul
Rüştiye -ortaokul
Idadi - lise
Sultani - lise üstü
Darül Funün - üniversite şeklinde sıralanırdı.
1861 de ilk kız rüştiyesi açıldı.
Abdülaziz 1867 de Müslüman Gayrimüslimi aynı okulda okutmaya başladı.
1872 de açılan idadilerin üstünde eğitim veren sultaniler açıldı.
Bunların en belirgin örneği Galatasaray Sultanisi olup işletmesi Fransızlara verilmişti.
Abdülmecit zamanında 1849 da Darül Funünlerle rüştiyeler arasında eğitim veren Darül Maarifler açıldı.
Bu okulun görevi devlet memuru yetiştirmekti.
1876 da zamanında Darül Muallimler açıldı.(kız öğretmen okulları)
1873 de ise yetim çocuklar için Abdülaziz Darüşafakayı kurdu.
1850 de Encümen-i Daniş - ilimler akademisi açıldı.
MESLEK OKULLARI
1847 de Ameli Ziraat mektebi açıldı.
1860 da bir bir ticaret mektebi açmak istendi ise de başarılamadı.
1866 da sivil tıp okulu açıldı.
1867 de Eczacılık okulu açıldı.
1868 de Sanayi Mektebi açıldı.
1870 de Orman Mektebi Koza Okulu Kaptanlık Okulu açıldı.
Bu okulların açılmasında Mithat paşanın rolü büyüktür.
AZILIK VE YABANCILARIN OKULLARI
Osmanlının içinde yaşayan azınlıklara okul açma izni verilmişti.
Azınlık okulları kendi din kuruluşları tarafından idare ediliyorlardı.
Papazlar veya hahamlar bu okullarda ders veriyorlardı.
1790 da ilk bağımsız Ermeni okulu Kumkapıda açıldı.
1824 de gelindiğinde Ermeniler Anadolu'nun bir çok yerinde okul açtılar.
Yahudiler 1854 de Istanbul'da Musevi Asri Mektebini adı altında modern bir okul açtılar.
Ayrıca Rumlarında bir çok okulu vardı.
Kapitülasyonlardan dolayı yabancılar misyonerlik faaliyetleri için Osmanlıda bir çok okul açmışlardır.
Bu okullar kiliselere bağlı idiler.
Daha sonra ise elçilik okulları açılmaya başladı.
Osmanlıda ilk yabancı okulu 1583 de Fransızlar Saint Benoit adı ile açtılar.
Ingiltere 1857 de kız ortaokulunu 1905 de erkek lisesini açtı.
1830 da Amerika Osmanlıda Ermeni faaliyetleri için bir çok okul açtı.
1863 de Robert Koleji açıldı.
1904 yılında Osmanlıda 465 ABD okulu vardı.
Italyan ve Almanlarda birliklerini tamamladıktan sonra Osmanlıda okullar açtılar.
HUKUK
XlX.yy hukuk alanındaki gelişme ve değişmeler genelde Avrupa patenlidir.
ll.Mahmut döneminde kurulan Nezaret-i Dava-i 1870 de Nezaret-i Adliye adını aldı.
Ticaret ve temyiz mahkemeleri kuruldu.
1840 Ceza Hukuku
1850 Ticaret Kanunu
1868 Deniz Ticaret Kanunu
1866 Ahmet Cevdet Paşa Medeni Kanun Mecelleyi yazdı.
Kanun değişikleri 1865 lerde Düstür adlı dergide yayınlanıyordu.
XlX.yy da Osmanlıda 4 tip mahkeme vardı.
Buda Osmanlıda mahkeme birliğinin olmadığını gösteriyordu.
Bunlar
Nizamiye Mahkemeleri (Adliye Nezaretine bağlı yeni mahkemeler)
Konsolosluk Mahkemeleri (Hariciye Nezaretine bağlı)
Şeri Mahkemeler (Şeyhülislama bağlı)
Gayrimüslim Cemaat Mahkemeleri (Şeyhülislama bağlı)
ORDU DONANMA
Tanzimat fermanı ile askerlik vatan hizmetine dönüştü.
Ancak gayrimüslimler bunu itiraz edince ıslahat fermanında bedelliye dönüştürüldü.
Osmanlı ordusu Nizamiye adını aldı ve Seraskerlik kurularak buraya bağlandı.
Seraskere yardımcı olmak üzere Dar-ı Şura-i Askeri kuruldu.
1908 de Harbiye Nezareti kuruldu.
Sultan Abdülhamit döneminde güçlü bir donanma kuruldu.
Yaklaşık 85 gemi ve20 de zırhlı gemi yapıldı.
MIMARI VE GÜZEL SANATLAR
Osmanlı klasik mimarisi lale devrinde Avrupa mimarisinin etkisinde kalmıştır.
1740 - 1808 tarihleri arasında Türk Barok ve Rokoko dönemi başladı.
1808 - 1860 yılları arasında Ampir usulü kabul edildi.
1860 dan sonra Seçmeci - eklektik akımı hakim oldu.
1900 - 1925 yılları arası batıya tepkili Neo-Klasik dönem başladı.
Tanzimat döneminde Batı müziği ön plana çıktı.
Bu Türk musikisine bir darbe oldu.
ll. Mahmut döneminde mimarbaşılık Ebriye-i Hassa Müdürlüğüne dönüştü.
Dolmabahçe sarayı (Barok) Haydarpaşa garı Tıbbiye-i Şahane Numune hastanesi Alman mimari örnekleri olup devrin eserleridir.
Osmanlı devleti diğer Türk Islam devletlerinde olduğu gibi yönetilirken Islam hukukunu ve Islam’a ters düşmeyen örfü kullanırdı.
Devletin yönetiminde padişah mutlak hakimdi.
Osmanlı padişah adaylarına şehzade derdi.
Bunlar belli yaşlara kadar sarayda eğitim gördükten sonra sancağa çıkarlardı.
Yanlarına verilen Lala ile birlikte o sancağı yönetir böylece tecrübe kazanır ve halkı tanırlardı.
Sancaklar genelde Anadolu'dan verilir Rumeli’den sancak verilmezdi.
Rumeli halkının genelde Hıristiyan olması bunda etkili idi.
Sancaktan yetişip padişah olan ilk kişi l. Murat’tır
Fatih sancağa çıkmayı kanun haline getirdi.
Sancaktaki şehzadelerin normal bir validen yönetim açısından hiçbir farkları yoktu.
Osmanlıda da devlet hanedanın ortak malı kabul edilir ama bölünmezdi.
Tahtta hanedanın ortak malı kabul edilirdi.
Devlet adamlarının desteğini alan şehzade tahtın sahibi olurdu.
l. Murat taht padişah ve çokçuklarının malıdır usulünü yerleştirerek kardeşe taht yolunu bir süre için kapadı.
l. Murat merkezi yapıyı güçlendirmiş ll. Mehmet ise bunu tam manasıyla uygulayarak Osmanlıyı tam bir merkeziyetçi devlet yapmıştır.
XVl.yy den itibaren devlet mutlak ve teokratik yapıya kavuştu.
ll. Selim sultalığı sırasında kardeş katlini önlemek için en büyük çocuğu sancağa çıkardı.
Böylece en büyük çocuk padişah olmaya başladı.
lll.Murat lll.Mehmet böyle tahta geçtiler.
l. Ahmet ise ekber ve erşat sistemini getirdi.
Buna göre padişah artık hanedanın en yaşlı üyesi olacaktı.
Şehzadeler artık sancağa çıkmayıp sarayda oturacaklardı.
Buna kafes usulü denildi ve kardeş katini önledi.
Fakat bu sistem başa gelen padişahları tecrübesiz ve halkını tanımayan bir hale getirdi.
Padişahlar mutlak hakim olup Islam hukuku ile çelişmeyen her uygulamayı yapabilirlerdi.
XlX.yy dan itibaren padişahların yetkileri sınırlanmaya başladı.
MERKEZ TEŞKILATI
Osmanlıda yönetim her şeyi ile padişaha bağlı olup padişahta devleti merkezden idare ederdi.
Merkeze Dersaadet Asitane denirdi.
Merkez teşkilatının unsurları şunlardı.
SARAY
Padişahın devleti yönetip özel hayatının devam ettirdiği yerdir.
XlX.yy kadar Topkapı sarayı Dolmabahçe sarayı ve Yıldız sarayı kullanılmıştır.
Saray üç bölümden oluşurdu.
BIRUN
Sarayın dış teşkilatı olup burada yaverler emir subayları ulama sınıfı yeniçeri ağası altı bölük halkı haberleşme elçilik teşkilatı hekimlik müneccimlik inşaat vs. bulunurdu.
ENDERUN
Saray iç teşkilatıdır.
Padişahın güvenilir kullarının ve yetenekli kullarının eğitildiği seçildiği yerdir.
Ayrıca şehzadelerde burada eğitilirdi.
Bu iş için çeşitli odalar vardı.
Padişah da devleti buradan yönetirdi.
Enderunla Birun arasındaki irtibatı Bab-us Saade kapısı sağlardı.
HAREM
Padişahın eşinin ve çocuklarının yaşadığı yerdir.
Burası aynı zamanda bir okuldur.
Saray sadece devletin yönetildiği yer olmayıp her türlü kültürel faaliyetin ekonomi moda vs. ilham kaynağıydı.
ISTANBUL'UN YÖNETIMI
Istanbul merkez olduğu için kendine has bir yönetimi vardı.
Burada adalet işlerine taht kadısı bakardı ve kadıların çıkabileceği en üst makamdı.
Şehrin güvenliği ve korunması yeniçeri ağasına aitti.
Asayişi gündüzleri subaşı geceleri asesbaşı sağlardı.
Belediye işlerine şehremini bakardı.
Istanbul'un ihtiyaçlarını Divan-ı Hümayun ve kadı sağlardı.
Mimarbaşının izni olmadan Istanbul'da bir tek bina yapılmazdı.
DIVAN-I HÜMAYUN
Divan bugünkü manada bakanlar kuruludur.
Divan her türlü askeri mali siyasi şeri işlere şikayet davalarına bakardı.
Fatihe kadar padişah başkanlığında toplandığı için bir karar organıydı.
Fatihten sonra sadrazam başkanlığında toplandığı için bir danışma organı durumuna gelmiştir.
Divan devletle ilgili her türlü kararın görüşülüp karara bağlandığı yer olup aynı zamanda bir yüksek mahkemedir.
Divan her kesimden insana açıktı.
Ister bizzat isterse dilekçe ile müracaat edilebilirdi.
Divanı ilk başlatan Orhan bey olup son şeklini Fatih vermiştir.
Divan sabah namazından sonra toplanır ve görüşmelere başlardı.
Işlerin görüşmesi bitmeyip öğlenden sonraya kalırsa buna ikindi divanı denirdi.
Savaş zamanın çadırda toplanır buna da ayak divanı denirdi.
Divan sarayda divanhane denen yerde toplanırdı.
Divanın üyeleri şunlardı.
Padişah
Vezirazam
Padişahın mutlak vekili olup en yüksek dereceli devlet memuru en yetkili kişi,başbakan ve yükselme döneminde divan başkanıdır.
vezirler
Askeri siyasi işlerden sorumlu bakanlar.
Kazasker
Divanda hukuk işlerine ve davalara bakan kadıların tayinlerini yapan kişi
Müftü
Yükselme döneminde katılmış ve fetva işlerine bakmıştır.
Defterdar
Yükselme döneminde katılmış ve mali işlerine bakmıştır.
Nişancı
Yükselme döneminde katılmış toprakların dağıtım ve padişahın fermanına tuğra çekme işlerine bakmıştır.
Ayrıca devletin dış yazışmalarına da bakardı.
Reis-ül Kuttab
Divandaki katiplerin başıdır.
XVll.yy da dış işleri bakanı gibi görev yapmıştır.
Kaptan-ı Derya
XVll.yy da divana girdi ve denizle ilgili her şeyden sorumlu kişidir.
Yeniçeri ağası
XVll.yy de katıldı ve ordu komutanıdır.
TAŞRA YÖNETIMI
Osmanlının sınırları genişleyince
l. Murat Manastır merkez olmak şartı ile Rumeli Beylerbeyliğini
Yıldırım Beyazıt Kütahya merkez olmak üzere Anadolu Beylerbeyliğini kurdu.
Bu beyliklerin başına seyfiye kaleminden bir idareci atadı.
Bunlar hem idareci hem de askerdi.
Osmanlının taşra teşkilatı aşağıdaki gibi oluşmuştur.
Idari yapı Yöneticisi Asayiş görevlisi Yargı
Eyalet Beylerbeyi Subaşı Kadı
Sancak Sancakbeyi Subaşı Kadı
Kaza Kadı Subaşı Kadı
Köy Köy Kethüdası Yiğitbaşı Kadı Naibi
Osmanlıda merkeze bağlı eyaletler üç bölümden oluşurdu.
Doğrudan merkeze bağlı eyaletler
Bu tür eyaletlerde dirlik sistemi uygulanırdı.
Eyaletin geliri dirliklere ayrılır maaş karşılığı askerlere ve devlet memurlarına verilirdi.
Bu eyaletlere saliyanesiz (yıllıksız) eyalet denirdi.
Rumeli Anadolu Şam Halep Rakka Kefe bunlara örnektir.
Özel yönetimi olan eyaletler
Genelde halkı Müslüman olan eyaletlerdir.
Yöneticileri ve memurları hazineden maaş alırdı.
Buna saliyane denir bu eyaletlere de saliyaneli (yıllıklı) denirdi.
Vergi gelirleri de iltizama verilirdi.
Mültezimler eyaletin vergisini ihale ile alır devlete peşin verir sonra kendisi eyaletten toplardı.
Bu sistem Kanuni zamanında oluşturuldu.
Trablusgarp Mısır Cezayir bu eyaletlere örnektir.
Bağlı hükümetler bağlı beylikler
Bu tür yerlerin beylerini padişah atardı.
Iç işlerinde serbest dış işlerinde merkeze bağlı olurlardı.
Kırım Eflak Boğdan Hicaz bu tür yerlerdi.
Tanzimat fermanı ile iltizam sistemi kaldırıldı.
Idari yapı tekrar düzenledi kazalar tekrar kuruldu.
Kazaların başına halkın istediği kişiler atanmaya başlandı.
Eyaletlerin yönetiminde ise büyük meclis adlı bir meclis kuruldu.
Sancaklarda bu meclis küçük meclis deye adlandırıldı.
MAHALLI TEŞKILAT
Osmanlıda devlet teşkilatı yanında kendi beldesinin düzeni ve hizmetleri için halkta teşkilatlanmıştı.
Mahalle ve köy teşkilatı
Bu beldelerde en büyük görev imam ve yiğitbaşına düşerdi.
Imam padişahı temsil edip buyruklarını halka duyururdu.
Yiğitbaşını o yöre halkı seçer ve güvenliği sağlardı.
Köylerde ise bu işleri kadı naibi ve köy kethüdası görürdü.
Esnaf teşkilatı
Osmanlıda esnaf ve zanaatkarlarında lonca adlı teşkilatları vardı.
Bu teşkilat Xlll.yy kurulan Ahi teşkilatı ile aynı sayılırdı.
XVll.yy kadar Müslüman gayrimüslim aynı loncaya üye olabilirlerdi,ama sonra bu görülmedi.
Her loncanın bir yönetim kurulu vardı başkanına şeyh denirdi.
Loncaların şu görevleri vardı.
Fiyatları belirleyip kaliteli mal üretme
Esnafla hükümet arsındaki ilişkiyi sağlama
Üyelerine yardım ve kredi sağmama
Bulundukları beldenin meselelerinin çözümüne yardımcı olma
Halka mesleki eğitim verme
Cemaatler
Osmanlıda cemaatlerde teşkilatlanmıştı.
Yahudiler Hıristiyanlar kendi aralarında kendi hukukların uyguluyorlardı.
Ayrıca Müslümanlarda tarikatları sayesinde teşkilatlanmışlardı.
ORDU DONANMA
Osmanlıda askeri sınıfa Seyfiye denilirdi.
Osmanlı ordusu kara ve deniz olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Osman bey zamanında eli silah tutan herkes askerden sayılırdı.
Orhan bey Yaya ve Müsellem adlı iki ordu kurdu.
l.Murat ise pencik sistemiyle kapıkulu askerlerini tımar sistemi ile tımarlı sipahileri kurdu.
ll. Murat ise kapıkullarını devşirme sistemi ile oluşturmaya başladı.
Osmanlı kara ordusu üç ana bölümden oluşurdu.
Kapıkulu askerleri-hassa ordusu
Tımarlı sipahiler -eyalet askerleri
Yardımcı kuvvetler
KAPIKULU ASKERLERI-HASSA ORDUSU
Önceleri pencik sistemi ile daha sonra devşirme sistemi ile oluşan askeri birliklerdir.
Üç ayda bir ulufe adlı maaşlarını alırlardı.
Iki ana bölümleri vardı.
Kapıkulu piyadeleri
Acemi oğlanlar ocağı
Gelibolu'da ilk defa kuruldular.
Bu Ocak yeniçeri ocağına asker yetiştirirdi.
Devşirme sistemi ile toplanan Hıristiyan çocukları önce bir Türk ailesinin yanına verilerek Türk-Islam töresi öğretilirdi.
Daha sonra bu ocağa gelir ve temel eğitimini alırdı.
Buradan diğer ocaklara aktarılırlardı.
Çok zeki olanları devlet adamı ve diğer alanlarda yetiştirmek için Enderun'a gönderilirdi.
Yeniçeriler
Savaşta ve barışta padişahı ve saltanatını korurlardı.
Evlenmez başka hiçbir işle meşgul olmazlardı.
Kışlada yatıp kalkan düzenli eğitim gören askerlerdi.
Son zamanlara doğru bu özelliklerini kaybettiler ve zararlı bir hal aldılar.
Cebeci ocağı
Ordunun silahlarını yapıp ve onaran ocaktı
Topçu ocağı
Topları yapıp kullanan bölüktü.
Top arabacıları
Topların taşınmasını sağlayan bölüktü.
Humbaracı ocağı
El bombası havan topu yapar ve kullanırlardı
Bu bölük Fatih tarafından kurulmuştur.
Lağımcı ocağı
Kale surlarının dibine lağım açıp fitil döşeyip imha ederlerdi
Bu bölükte Fatih tarafından kuruldu.
Saka ocağı
Ordunun su ihtiyacını karşılardı.
Turnacılar ocağı
Savaşta ordu arasında haberleşmeyi sağlarlardı.
Kapıkulu Süvarileri
Bunlara altı bölük haklıda denirdi.
l.Murat zamanında kuruldu.
Üç ayda bir ulufe alırlardı.
Bölüklerine bakıldığında
Sipahi
Silahtar
Bu iki bölük savaşta padişahı ve padişah çadırlarını korurlardı.
Sağ ulufeci
Sol ulufeci
Savaşta saltanat sancaklarını korurlardı
Sağ garipler
Sol garipler
Savaşta ordunun ağırlıklarını korurlardı.
TIMARLI SIPAHILER - EYALET ASKERLERI
Osmanlı ordusunun en önemli kısmıdır.
Tüm ihtiyaçları dirlik sahibi tarafından karşılanır.
Tamamı Anadolu'daki Türklerden oluşur ve bunlara Cebulü’de denir.
Savaş zamanı dirlik sahibi ile savaşa giderlerdi.
Barış zamanı ise eyaletin güvenliğini sağlarlardı.
YARDIMCI KUVVETLER
Akıncılar
Sınır boylarında yaşarlar
Düşmanı taciz edip istihbarat toplayarak ordunun yolunu açarlardı.
Araplar ve Garipler
En önde savaşan yayalardı
Gözü pek yiğitlerden oluşurdu
Yörükler
Müsellemler (atlı askerler)
Derbent muhafızları
Geçitleri koruyan askerler
Kırım Eflak,Boğdan beyleri gibi bağlı krallık ve beyliklerin askerleri.
DONANMA
Osmanlının denize kıyısı olunca donanması da olmuştur.
Bu Orhan beyin Karesi beyliğini almasıyla gerçekleşmiştir.
Saruhan Aydın Menteşe oğullarının bağlanması ile Osmanlıda denizcilik faaliyetleri ilerledi.
Ilk deniz üssünü de yine Orhan Bey açtı.
Ilk tersaneyi Yıldırım Gelibolu'da açtı.
Ilk büyük tersane ise Yavuz zamanında Haliç te açıldı.
Zaman içinde Sinop Süveyş ve Cezayir de tersaneler açıldı.
Donanma ve tersanelerin başında Kaptan-ı Derya bulunurdu.
Bu kişi direk Sadrazama ve divana sorumluydu.
Donanma askerleri genelde Batı Anadolu'daki geçlerden oluşurdu ve Levent denirdi.
Osmanlı ilk deniz savaşını l.Mehmet zamanında Venediklilerle yaptı ve mağlup oldu.
Donanma büyük gelişmeyi Fatih zamanında gerçekleştirdi.
Fatihin Istanbul'un fethi için yaptırdığı 400 parça donanma sonradan Osmanlının işine çok yaradı.
ll.Beyazıt zamanında ilk ciddi zaferler kazanıldı.
Yavuz peşine Kanuni döneminde Barbaros un katılımı ile donanma en muhteşem çağını yaşadı.
Donanma ilk büyük yenilgisini Inebahtı da aldı.
Sokuludan sonra ise gereken önem verilmedi.
Donamanın en son aldığı yer Girit oldu.
Bu sefer sırasında donanmanın yetersiz olduğu görüldü.
Çeşme Inebahtı Navarin ve Sinop ta yakıldı.
VAKIF SISTEMI
Osmanlı devletinde zenginler devletin ekonomik durumu iyi olduğu dönemlerde hiç çekinmeden mallarını bir kısmını veya tamamını hayır kuruluşlarına toplumunun yararına vakfedebilirlerdi.
Sağlık eğitim sanat gibi alanlardaki harcamalar kurulan vakıflarla,bu sistemle halledilirdi.
Bu sistemle devlet hazinesine dokunmadan bir çok mesele halledilmiştir.
Bu vakıflara padişah hanedan üyeleri yüksek devlet memurları öncülük etmişlerdi.
Vakıflar yoluyla
Fethedilen toprakların Türkleştirilmesi sağlandı
Anadolu ve Rumeli deki şehir ve kazaların büyümesi sağlandı
Ulaşın haberleşme vb. alanlarda rol oynayarak canlı bir hayatın oluşmasını sağladı
Eğitim sağlık gibi giderleri karşıladı
Devletin yükünü hafifletti
Sosyal yardımlaşmayı sağladı
Devlet hazinesini rahatlattı
OSMANLI TOPLUM YAPISI
DEVLETIN RESMI TASNIFINE GÖRE OSMANLI TOPLUMU
Osmanlı devletinde toplum yönetenler ve yönetilenler diye ikiye ayrılırdı
Bu toplumum düzenini sağlamada en önemli unsur adaletti.
YÖNETENLER -ASKERI SINIF
Padişahın kendilerine dini yetki ve yönetim yetkisi tanıdığı görevlilerdir.
XV ve XVl.yy da bu sınıfa devşirme kökenli yöneticiler hakim olmuştur.
Üç sınıfa ayrılırlar
SEYFIYE - EHLI ÖRF
Yönetim görevinde bulunan askeri sınıftı.
Kapıkulu ve tımarlı sipahilerden oluşurlardı.
Vezirler beylerbeyleri sancak beyleri kapıkulu askerleri tımarlı sipahiler bu sınıftandı.
Bunlar maaş olarak ya ulufe yada dirlik alırlardı.
Emekli olanlara ise arpalık bağlanırdı.
ILMIYE - EHLI ŞER
Devlette din (ifta) adalet (kaza) eğitim öğretim(tedris) işlerine bakanlar ve alimler bu sınıftandı.
Kazasker Şeyhülislam Kadılar Medrese takımı bu sınıftandı.
Şeyhülislamlık bu sınıfın en üst makamıydı.
Devlet işlerinin Şeriata uygun olup olmadığını inceler bu konuda fetva verirdi.
Bu sınıfın görevlileri ya maaş alır yada vakıf geliri bağlanırdı.
KALEMIYE - EHLI KALEM
Osmanlıda divanda daha sonra Bab-ı Ali de ve eyaletlerde görev yapan memurlar bu sınıftandı.
Defterdar Nişancı Reis-ül Küttab Divan Katipleri bu sınıfa mensuptu.
Usta çırak ilişkisi içerisinde yetişirlerdi.
Kalem şeflerine Hacegan denirdi.
Dirliklerle geçinirlerdi.
YÖNETILENLER - REAYA
Devlete vergi veren halktı.
Osmanlıda hakim unsur Türkler olup Araplar Rumlar Ermeniler Slavlar Arnavutlar Romanlar ve Kafkas milletleri yaşardı.
Toplum Müslüman Hıristiyan ve Yahudiler olarak tasnif edilirdi.
Müslümanların yönetici ve asker olma şansları vardı.
Gayrimüslimler askerlik yapmadıkları için cizye vergisi vermek zorunda idiler.
XlX.yy da Tanzimat ıslahat fermanları ile Gayrimüslimler Müslümanlarla eşit yapılmaya çalışılmıştır.
YERLEŞIM DURUMUNA GÖRE OSMANLI TOPLUMU
ŞEHIRLER
Tüccarlar yöneticiler askerler memurlar esnaf ve sanatkarlar oturduğu yerlerdir.
Esnaflar hem mal üretip hem de satarlardı.
Ayrıca lonca denen teşkilatları vardı.
KÖYLÜLER
Osmanlıda en büyük bölümü oluştururlardı.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı.
Işledikleri toprağa karşılık çift vergisi verirlerdi
Vergilerini dirlik sahibine verirlerdi.
Toprağı boş bırakamaz terk ederlerse çift bozan vergisi öderlerdi.
GÖÇERLER
Bunlar hayvancılıkla uğraşırlardı.
Vergi olarak agman vergisi vermişlerdir.
Ayrıca otlaklar için yaylak ve kışlaklar içinde vergi verirlerdi.
Rumeli nin Türkleşmesinde rol oynamışlardır.
OSMANLIDA AILE YAPISI
Ailenin temel yapısı Şeri hukuka ve Türk töresine dayanırdı.
Ailede erkek egemendi.
Tek eşli evlilik geçerliydi.
Kadınında geniş hakları vardı.
OSMANLIDA SOSYAL HAREKETLILIK
Osmanlıda sosyal gruplar arasında geçişler serbesti.
Yönetenlerden birisi yönetilen yönetilen birisi yöneten olabilirdi.
Bu geçiş kişinin kabiliyeti doğrultusunda padişahın fermanı doğrultusunda olurdu.
Toplumdaki sosyal hareketlilik iki şekilde olurdu.
YATAY HAREKETLILIK
Köyden şehre bir bölgeden başka bölgeye gidilip gelinmesi veya oraya yerleşilmesi olayıdır.
Bu iş kendiliğinden oluşurdu ve devletin bir zorlaması yoktu.
Devletin bu işe katkısı iskan politikası ile olmuştur.
Fethedilen bölgelerin Türkleştirilmesinde bu politika önemli rol oynamıştır.
XVlll.yy kadar doğudan batıya bir göç hareketi olmuş,bu yüzyıldan sonra batıdan doğuya bir göç hareketi olmuştur.
Böyle olmasında kaybedilen savaşların ve toprakların büyük rolü vardır.
Bu tersine göçler devleti zor durumda bırakmıştır.
DIKEY HAREKETLILIK
Sınıflar arası geçişlerdir.
Yöneticinin reaya reayanın yönetici olmasıdır.
Osmanlıda yönetici olmak için iki şart aranmakta idi.
Müslüman olmak
Liyakat sahibi olmak
OSMANLI EKONOMISI
OSMANLININ IKTISAT ANLAYIŞI
Osmanlı ekonomisi başta tarıma dayanırdı.
Işte bu yüzden iktisat anlayışı
Toprağı en iyi şekilde işleyip
En iyi şekilde vergilendirmeye dayanıyordu.
Sınırların genişlemesi ile ipek ve baharat yolları kontrol altına alındı.
Buda Osmanlının iktisat anlayışında bazı değişikliklere neden oldu.
Osmanlı ekonomisinde iki hedef gözetilmiştir.
Halkın sıkıntıya düşmeden refah içinde yaşaması
Avrupayı ekonomik yönden kendisine bağımlı kılmak
Üretilen mallar iç piyasada yetmeyince dış alım yapılırdı.
XVlll.yy kadar kendi kendisine yeterli olan Osmanlı ekonomisi bu yüzyıldan sonra ticaret yollarının değişmesi ve kapitülasyonlardan dolayı çökmeye başladı.
lll.Selim ve sonradan gelenler bazı tedbirler aldılarsa da başarılı olamadılar.
OSMANLI EKONOMISININ TABII KAYNAKLARI
INSAN
Osmanlıda üretici kitle reaya idi.
Osmanlı insanını ve onun üretime katkısını tapu tahrir defterlerine yazarak tespit ederdi.
Böylece nüfus bilinir ve alınacak vergide tespit edilirdi.
1831 de yapılan ilk nüfus sayımına kadar bu iş bu şekilde halledildi.
TOPRAK
Osmanlıda toprak üç ana bölüm şeklinde sınıflandırılırdı.
MÜLK ARAZI
Bu arazinin mülkiyeti tamamen halka aitti.
Iki şekilde isimlendirilirdi.
Öşüriye
Fethedilmeden öncede Müslüman'ın elinde olan arazidir.
Böyle topraklardan öşür vergisi alınırdı.
Hareciye
Gayrimüslimlerin elinde olan arazidir.
Fetihten sonrada sahibine bırakılırdı.
Böyle topraklardan haraç vergisi alınırdı.
VAKIF ARAZI
Geliri sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir.
Satılamaz ve başka gayeler için kullanılamazdı.
MIRI ARAZI
Devletin mülkiyetinde olan arazilerdir.
Osmanlının toprağının büyük kesimi bu arazilerden oluşur
Kullanılması için halka dağıtılırdı.
Vergisine verileceği yere göre ve vergi miktarına göre de isimlendirilirdi.
Bunlar
Has arazi
Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan yerlerdir.
Padişaha şehzadelere vezirlere divan üyelerine beyler beylerine sancak beylerine verilirdi.
Bu kişiler topladıkları bu vergiye karşı cebelü - tımarlı sipahi beslemek zoruna idiler.
Zeamet arazi
Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arası olan yerlerdir.
Orta dereceli devlet verilirdi.
Bunlarda cebelü beslerlerdi.
Tımar arazi
Yıllık geliri 3bin ile 20 bin akçe arası olan yerlerdir.
Bunlarda cebelü beslerdi.
Üç bölüme ayrılırdı.
Eşkinci tımarı
Savaşta yararlılık gösterenlere verilirdi.
Mustahfaz tımarı
Cami görevlilerine verilirdi.
Hizmet tımarı
Saray görevlilerine verilirdi.
DIRLIK SISTEMI
Bu sistemle devlet
Üretimi denetim altına alırdı.
Üretimde süreklilik sağlardı.
Eyalet askerlerinin doğmasına ve savaşa hazır bir ordunun olmasını sağlardı.
Ülke bayındır hale gelirdi.
Askeri masraflar azalırdı.
Gelirlerin artmasını sağlardı.
Araziden daha iyi yararlanılırdı.
Devlet vergi toplama külfetinden kurtulurdu.
Tımarlı sipahiler sayesinde iç güvenlik sağlanılırdı.
Dirlik sahibi usulüne göre davranmasa dirliği elinden alınırdı.
Dirlik sahibi ve sipahiler bölgenin güvenliğinden sorumlu olurdu.
Sipahinin ölümünden sonra devlet uygun görürse oğluna miras olarak verilirdi.
Dirlik arazilerin gelirleri aşağıdaki yerlere de ayrılırdı.
Ocaklık : Geliri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan arazi.
Yurtluk: Geliri sınır boylarındaki askerlere ayrılan arazi.
Mukataa: Geliri doğrudan hazineye ayrılan arazi
Paşmaklık: Geliri padişah hanımlarına ve kızlarına ayrılan arazi.
Malikane: Geliri devlete üstün hizmet görmüş kişilere ayrılan arazi.
Arpalık: Geliri emekli devlet memurlarına ayrılan arazi.
Metruk: Tarıma kapalı otlak mera kullanılmayan arazi
XVll.yy sonlarında tımarların bir kısmı kişilerin ellerinden alınmaya başlandı.
1854 de çıkarılan arazi kanunnamesi ile uzun süre toprağı elinde bulunduran kişiye o toprak mülk olarak verildi.
OSMANLI EKONOMISINDE ÜRETIM
TARIM
Ekonominin en önemli kolu tarımdır.
Toplumun büyük bir kesimi bu işle uğraşırdı.
Tarım politikasını tımar sistemi belirlerdi.
Bu sistemde
Toprağın mülkiyeti devlete
Işletmesi köylüye
Vergisi sipahiye aitti
Köylünün bu toprağı sürekli işleyip miras bırakabilmesi için
Sebepsiz terk etmememsi
Toprağı üç yıl boş bırakmaması
Vergiyi düzenli ödemesi gerekliydi
Buna karşılık sipahinin de reayaya karşı görevleri vardı.
Köylünün güvenliğini sağlama
Üretim araçlarını temin etme
Tohum gübre ihtiyacını karşılamada yardımcı olma
Vergiyi almakta kolaylık sağlama
Ürün açısından Osmanlı coğrafi konumundan dolayı çok zengindi.
Ürün fazlası Akdeniz ülkelerine satılırdı.
HAYVANCILIK
Hayvancılıkla genelde göçebeler uğraşırdı.
Ağman vergisi öderlerdi.
Hayvancılık ürünleri hammadde olarakta kullanılırdı.
Bursa da ipek,Ankara da Tiftik, Selanik te çuha Bulgaristan da aba buna örnektir.
SANAYI
XVll.yy kadar Osmanlı ekonomisi Avrupa ekonomisinden çok ileriydi.
Her türlü malın üretimi ihtiyaca göre yapılırdı.
En gelişmiş sanayi dokumacılık ve dericilikti.
Kumaş boyamacılığı da ileri düzeydeydi.
Tersaneler silah sanayi,döküm atölyeleri madencilik sektörü devletin elinde idi.
Bunların yanında Bursa da ipekçilik Karaman Konya da pamuklu dokumacılık,tokat ta Küre de bakırcılık,Ankara da sofçuluk,Selanik te çuhacılık,Halep Şam Antep te lüks dokumacılık Bilecik te demir işletmeleri,Bursa da kadife dokuma örnekleri verilebilir.
TICARET
Konumu itibarıyla Osmanlı ticarete önem verirdi.
Ipek ve baharat yolu üzerinde olması Akdeniz e hakim olması ticarete önem vermesini mecburi kılmıştır.
Ticareti canlandıra bilmek için kapitülasyon dahi vermiştir.
KAMU EKONOMISI (OSMANLI DEVLETININ BÜTÇESI )
Osmanlı ilk mali teşkilatını l.Murat zamanında kurdu.
Ancak Tanzimat dönemine kadar günümüzdeki anlamıyla gelirinin ve giderinin ayrıntılarıyla gösterildiği bir devlet bütçesi yapılmamıştır.
Ilk resmi bütçeyi Tarhuncu Ahmet Paşa yapmıştır.
Ilk denk bütçeyi ise Köprülü Mehmet Paşa yapmıştır.
Osmanlı bütün Türk Islam devletlerinde olduğu gibi vergi alırken Şeri ve Örfi olarak ayırırdı.
Şeri vergiler
Öşür :Müslümanlardan alınan onda bir vergisi
Haraç :Gayrimüslimlerden alınan arazi vergisi
Cizye :Baş vergisi,gayrimüslimlerden askerlik çağında olanlardan alınan vergi.
Örfi vergiler
Padişahın iradesi ile toplanan vergilerdir.
Bunlara Raiyet Rüsumu da denir.
Resmi Çift:Çiftçinin elindeki toprağa göre alınan vergi toprak vergisi
Çift Bozan:toprağı terk eden veya üç yıl ekmeyenlerden alınan vergi
Adet-i Agman:Hayvan vergisi
Baç-ı Bazar:Pazar yerlerinden alınan veri
Resmi Mücerret:Bekarlardan alınan vergi
Resmi Bennak:Evlilerden alınan vergi
Resmi Ispence:Gayrimüslimlerden resmi çift karşılığı alınan vergi,toprak vergisi
Resmi Arus:Sipahiler tarafından tımar arazilerinde yaşayan kadınların evlenmesi durumunda kocalarından alınan vergi
Niyabet Rüsumu:Yöneticilerin halktan aldığı vergi.Suçlulardan alınan Cerimelerde bu vergiye dahildir.Bunlara Bad_i Hava vergiside denir.
Avarız :Olağan üstü hallerde alınan vergi
Toplanan bu vergileri devlet çeşitli alanlarda kullanırdı.
OSMANLIDA PARA
Osmanlıda ilk para Osman Gazi zamanında bastırıldı.
Bakır olan bu paradan sonra ilk gümüş parayı Orhan Gazi bastırdı.
Altın parayı ise ll. Mehmet bastırmıştır.
Bunlara akçe denirdi.
Bunların yanında yabancı devletlere ait altın ve gümüş paralarda geçerli olup kullanılırdı.
Bunun sebebi ise Osmanlıda altın ve gümüşün az olması
1840 yılına kadar gümüşten akçe altından sikke-i hasene kullanıldı.
XVl.yy sonlarına doğru Osmanlı parası değer kaybetmeye başladı.
Bu durumun nedeni duraklamanın nedenleri ile aynı idi.
1839 Kaime-i Naktiyye-i Mutebere adıyla ilk kağıt para l. Abdülmecit zamanında bastırıldı.
1844 de devlet darphanesi para basımında tek yetkili oldu.
Bu dönemde devletin para birimi Mecidiye ve Guruş oldu.
OSMANLIDA KÜLTÜR VE SANAT
Osmanlı döneminde kültürün unsurlarına bakıldığında din,töre,ahlak,dil,hukuk,sanat,edebiyat ekonomi ve müzik olarak karşımıza çıkar.
DÜŞÜNCE HAYATI
Osmanlı Anadolu'da Türk siyasi birliğini sağlamaya çalışırken düşünce birliğini de sağlamaya çalışmıştır.
Osmanlı
Sünni Islam akaidini
Iranın tasavvufi düşüncesini
Islam'dan öncesi Türk kültürünü
Anadolu'da ki mevcut kültür
alınarak bir sentez yapmıştır.
Düşünce hayatı tekke ve medreselerde gelişmiştir.
Din adamları ve düşünürler halkı aydınlatmaya çalışmışlardır.
Dini faaliyetler ise tarikatlar çevresinde yoğunlaşmışlardır.
Ahi ve Baba-i tarikatları devletin kuruluşunda önemli rol oynamışlardır.
Tarikat şeyhleri devlet işlerine karışmaz kültürel faaliyetlerle uğraşırlardı.
Böylece din bir kültür unsuru olarak sanatın her dalını etkilerdi.
BILIM VE TEKNOLOJI
Kuruluş döneminde nakli ve Islami ilimler medreselerde gelişti.
Ilk medreseyi Orhan Gazi Iznik te açtı.
Osmanlıda kuruluş döneminde Molla Fenari mantık,Kadızade-i Rumi matematik astronomi Hekim Bereket tıp alanında yetişen alimlerdir.
Fatih döneminde bilim adamlarına daha çok değer verilerek saygı gösterildi.
Fikirlerini rahat bir şekilde açıklamaları bilimin daha da gelişmesine sebep oldu.
Sahn-ı Seman medreseleri ilimin gelişmesinde önemli rol oynadı.
Ali Kuşçu matematik Aşık Paşaoğlu tarih dallarında isim yapan kişilerdir.
Kanuninin Süleymaniye medreseleri ise ilimde zirveye ulaşıldığı yerdir.
Zembilli Ali,Ebusuud,Kemal Paşazade,Hoca Saadettin,dönemin ünlüleridir.
XVll.yy den sonra ilim gerilemeye başladı.
Bunun başlıca nedeni işin ehline verilmeyişi idi.
Bu yüzyıldan sonra Katip Çelebi,Pecevi Ibrahim,Solakzade gibi alimler yetişti.
GÜZEL SANATLAR
Osmanlıda resim heykel pek fazla ilgi görmemiştir.
Bunun yanında minyatür sanatı,seramikçilik,oymacılık,kakmacılık,vs. sanatlar gelişmiştir.
MIMARI
Osmanlı XV.yy kadar Selçuklu mimarisinin etkisinde kalmıştır.
Fatih zamanında mimaride gelişmeler başladı.
Osmanlı mimarisi XVl.yy de olgunluk çağına erişti.
Klasik Osmanlı mimarisi doğdu ve ilk örneği ll. Beyazıt camii oldu.
Osmanlı mimarisi doruk noktasına Mimar Sinan la ulaştı.
Sinan çıraklıkta Şehzade camii,kalfalıkta Süleymaniye camii,ustalıkta Selimiye camii yaptı.
Lale devrinde mimari Avrupa mimarisinden etkilendi.
OSMANLIDA EÄžITIM
Osmanlıda eğitim başlıca üç yerde verilirdi.
Enderun
Devlet adamı,idareci,komutanı ve sanatkarların yetiştirildiği saray iç okuludur.
ll.Murat zamanında temeli atılan ve gerçek kurucusu Fatih olan bu okulda şehzadelerde yetiştirilmiştir.
1837 de bu kurumda düzenleme yapıldı.
1910 da da kapatıldı.
Devşirmeler bu bölümde okutulurdu.
Medreseler
Temel düşünceyi veren yerlerdir.
Ilk basamağı Sübyan mektebidir.
Bu okullar hemen hemen her mahallede olup temel eğitimi verirdi.
Bundan sonra orta dereceli okullar peşine medreseler gelirdi.
Medreselerde bilginler yetişirdi.
Burayı bitiren kadı müftü müderris olurdu.
XVll.yy bu kurumlarda da bozulmalar başladı.
Askeri eğitim
Bunlar kapıkulu ocaklarında verilen eğitimlerdi.
Bu ocaklar hem birer askeri ocak hem de birer okuldu.
Osmanlıda ayrıca loncalar mahalle mektepleri camiler birer eğitim yuvasıydı.
OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENIYETI ll
MERKEZ TEŞKILATI
Osmanlı son dönemde mecburi olarak devlet teşkilatında büyük değişiklikler yapmıştır.
Bu değişiklikleri yapanların başında ll. Mahmut gelir.
Mahmut divan-ı hümayunu kaldırarak nazırlık sistemini getirmiş ve Meclis-i Has (bakanlar kurulu)kurdu.
Yetkiler böylece bakanlara geçti.
Bab-ı Ali dediğimiz hükümet güçlü sadrazamlar zamanında büyük önem kazandı.
ll. Abdülhamit döneminde hükümet pek o kadar etkili olamadı.
Yine bu dönemde saray şeyhülislam ve hükümet etkili oldu.
1826 da yeniçeri ocağı kaldırılarak askerin devlet üzerindeki etkisi kırıldı.
Fakat 1876 da Abdülaziz in tahtan indirilmesinde askerin tekrar etkili olduğunu görüyoruz.
Dağılma döneminde bütün iller merkeze sıkı bir şekilde bağlandı.
Tımar sistemi ile maaşlar halledilirken bu kaldırılmış herkes maaşa bağlanmıştır.
Ayan eşraf ve mütegallibe (halktan zorla geçinen) ortadan kaldırıldı.
Uzaktaki eyaletler direk merkeze bağlandı ise de başarılı olunamadı.
Bu gibi yerlerde devletten ziyade başkaları hakim oldu.Mısır gibi
Son dönemlerde devlet halk ile daha yakından ilgilendi.
Buda her iki tarafın kaynaşmasına neden oldu.
ll. Mahmut Abdülmecit Abdülaziz yurt gezilerine çıktı.
Abdülaziz ise ilk dış geziye çıkan padişah oldu.
Şeyhülislamlık makamının siyasi danışmanlık durumu son dönemde azaltıldı.
Seraskerlik (savunma bakanı )makamının önemi artı.
Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliye kurularak bir üst mahkeme gibi görev yaptı.
Bir çok yönetmelik ve tüzükler hazırlandı.
Tanzimat dönemindeki yenilikleri bu meclis hazırladı.
1854 de bu meclisin görevini Meclis-i Ali Tanzimat aldı.
Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliyenin üzerinde sadece yüksek mahkeme yetkisi kaldı.
1861 de ise bu iki meclis birleştirildi.
1868 de Şura-i Devlet ve Divan-ı Ahkam-ı Adliye kuruldu.
Böyle sık sık meclislerin açılması gelişmelerin oturmadığını gösterir.
TAŞRA YÖNETIMI
Tanzimat dönemi ile taşra yönetiminde değişikler oldu.
Iltizam sistemi kaldırılarak Muhassallık getirildi.
Böylece halkın ezilmesi önlendi.
Sancaklarda kanunun daha iyi işlemesi için muhassallık meclisleri kuruldu.
Bu başarılı olmadı mecburen kazalar kuruldu.
Kazalara halkın istediği kişiler yönetici olarak atandı.
Böylece muhtarlardan sonra kaza yöneticilerini de halk seçmeye başladı.
Buraların mali işleri için ise defterdarlar atandı.
Buralarda zaptiye teşkilatları kuruldu ve zaptiye müşirleri atandı.
Eyaletlerin yönetimi için idarecilerin katıldığı büyük meclisler kuruldu.
1849 da bu meclis adı eyalet meclisi olarak değişti.
1871 den sonra kaymakamlar kazalara atanmaya başladı.
Sancaklardaki ise küçük meclis adını aldı.
1861 de çıkarılan vilayet nizamnamesi ile taşrada yine değişiklikler yapıldı.
1871 e kadar sancaklarda kaymakam eyaletlerde ise valiler yönetici idi.
1871 den sonra kaymakamlar kazalara atanmaya başladı.
Aynı yıl nahiyeler kuruldu.
Sancaklarda kaymakamın yerine mutasarrıflar görev aldı.
Nahiyelerde ise nahiye müdürü görev aldı.
Illerde belli sürelerde toplanmak için vilayet umumi meclisleri kuruldu.
TOPRAK YÖNETIMI
Osmanlı son dönemde tımar sistemini kaldırmış tam mülkiyet anlayışına geçmiştir.
1847 de miras hukuku genişletildi.
1858 de çıkarılan arazi kanunnamesi ile topraklar yeniden düzenlendi.
MALIYE VE EKONOMI
ll.Mahmut döneminde devletin bütün mali konuları Nezaret-i Umur-u Maliye denetimine bırakıldı.
Kırım savaşında ilk dış borç alındı.
Abdülaziz döneminde ise dış borçlar artı.
Bu artış ll.Abdülhamit döneminde Duyun-u Umumiyeyi getirdi.
Tazimatla herkesin gelirine göre ergi alınması kararlaştırıldı.
Aşar vergisinin toplanması mültezimlerden alınarak devlet memurlarına verildi.
Cizyenin toplanması ve ayarlanmasını da dini kuruluşlara bırakıldı.
Çıkarılan tapu nizamnamesi ile mülkiyet garanti altına alındı.
Toprak üzerinden alınan vergiler kalkarak sadece ürün üzerinden aşar vergisi alınmaya başladı.
Sanayi inkılabı Osmanlı ekonomisine büyük zarar verdi.
Bu olay lonca sistemini çökertti.
1820 de Avrupa malları Osmanlı pazarlarını istila etti.
Osmanlı bunu önlemek için bazı tedbirler aldı.
Bunlar
Fabrikalar açtı
Islah-ı Sanayi komisyonunu kurdu.
Şirketler kuruldu.
Yol yapımına önem verildi.(Aydın Turgutlu demiryolu ilk yapılan yoldur)
Iç gümrükler kaldırıldı.
Ithalat vergisi (amediye) ihracat vergisi (reftiye) transit ticaret vergisi (müşüriye) de düzenlemeler yapıldı.
Osmanlının tarım ürünleri de ihraç mallar arasında idi.
1847 de Bank-ı Dersaadet adlı ilk banka kuruldu.
Ancak bu banka iflas etti.
1856 da Ingiliz desteği ile Bank-ı Osmani kuruldu.
Mithat Paşa ise köylüye kredi vermek için Memleket Sandıklarını kurdu.
1863 de ise Ziraat Bankası kuruldu.
Osmanlı bu dönemde kağıt para sistemine geçti.
XlX.yy Avrupalılar kapitülasyonlardan yararlanarak yol köprü havagazı tramvay vs. yapımlarını ve işletmelerini aldılar.
Osmanlıda ise cam çini tuğla kiremit pamuklu dokuma sanayileri kaldı.
Yine Avrupalılar kapitülasyonlardan yararlanarak ülkenin her yerinde şirketler kurdular.
Bunlar ekonomiye fayda yerine zarar getirdi.
Fabrika malları ile atölye malları rekabet edemediler.
1880 de ticaret odaları ve ziraat odaları kuruldu.
1883 de tütün alımı Regie adlı Fransız Alman şirketlerinin tekeline bırakıldı.
1888 de Bursa da ipekçilik enstitüsü kuruldu.
EÄžITIM ÖÄžRETIM
XlX.yy eğitim kurumlarına bakıldığında
Medreseler
XVlll yy başlayıp önce askeri giderek sivil alanlarda açılan devlet okulları.
Azınlıkların okulları.
Yabancı devletlerin okulları.
Osmanlı vatandaşlarının açtığı okullar.
1857 de ll Mahmut un kurduğu Mektebi Rüştiye Nezareti genişletilerek Maarif-i Umumiye Nezareti kuruldu.(genel eğitim bakanlığı)
Böylece milli eğitim bakanlığının temeli atıldı.
1861 çıkarılan nizamname ile harbiye ve tıbbiye dışında bütün okullar bakanlığa bağlandı.
Böylece askeri ve sivil okullar birbirinden ayrıldı.
ASKERI OKULLAR
1845 de harp okullarına öğrenci yetiştirmek için askeri liseler açıldı.
Istanbul'da Kuleli,Izmir de Maltepe,Bursa da Işıklar lisesi bu dönemde açıldı.
1849 da Harbiye'de veteriner okulu açıldı.
1875 de askeri orta okullar açıldı.
Yine aynı yıllar kurmay okulu açıldı.
SIVIL OKULLAR
ll.Mahmut ilköğretimi mecburi hale getirmiş ama bu taşrada uygulanamamıştı.
Bu dönem okullarına bakıldığında
Sıbyan mektepleri -ana okulu
Iptidaiye - ilkokul
Rüştiye -ortaokul
Idadi - lise
Sultani - lise üstü
Darül Funün - üniversite şeklinde sıralanırdı.
1861 de ilk kız rüştiyesi açıldı.
Abdülaziz 1867 de Müslüman Gayrimüslimi aynı okulda okutmaya başladı.
1872 de açılan idadilerin üstünde eğitim veren sultaniler açıldı.
Bunların en belirgin örneği Galatasaray Sultanisi olup işletmesi Fransızlara verilmişti.
Abdülmecit zamanında 1849 da Darül Funünlerle rüştiyeler arasında eğitim veren Darül Maarifler açıldı.
Bu okulun görevi devlet memuru yetiştirmekti.
1876 da zamanında Darül Muallimler açıldı.(kız öğretmen okulları)
1873 de ise yetim çocuklar için Abdülaziz Darüşafakayı kurdu.
1850 de Encümen-i Daniş - ilimler akademisi açıldı.
MESLEK OKULLARI
1847 de Ameli Ziraat mektebi açıldı.
1860 da bir bir ticaret mektebi açmak istendi ise de başarılamadı.
1866 da sivil tıp okulu açıldı.
1867 de Eczacılık okulu açıldı.
1868 de Sanayi Mektebi açıldı.
1870 de Orman Mektebi Koza Okulu Kaptanlık Okulu açıldı.
Bu okulların açılmasında Mithat paşanın rolü büyüktür.
AZILIK VE YABANCILARIN OKULLARI
Osmanlının içinde yaşayan azınlıklara okul açma izni verilmişti.
Azınlık okulları kendi din kuruluşları tarafından idare ediliyorlardı.
Papazlar veya hahamlar bu okullarda ders veriyorlardı.
1790 da ilk bağımsız Ermeni okulu Kumkapıda açıldı.
1824 de gelindiğinde Ermeniler Anadolu'nun bir çok yerinde okul açtılar.
Yahudiler 1854 de Istanbul'da Musevi Asri Mektebini adı altında modern bir okul açtılar.
Ayrıca Rumlarında bir çok okulu vardı.
Kapitülasyonlardan dolayı yabancılar misyonerlik faaliyetleri için Osmanlıda bir çok okul açmışlardır.
Bu okullar kiliselere bağlı idiler.
Daha sonra ise elçilik okulları açılmaya başladı.
Osmanlıda ilk yabancı okulu 1583 de Fransızlar Saint Benoit adı ile açtılar.
Ingiltere 1857 de kız ortaokulunu 1905 de erkek lisesini açtı.
1830 da Amerika Osmanlıda Ermeni faaliyetleri için bir çok okul açtı.
1863 de Robert Koleji açıldı.
1904 yılında Osmanlıda 465 ABD okulu vardı.
Italyan ve Almanlarda birliklerini tamamladıktan sonra Osmanlıda okullar açtılar.
HUKUK
XlX.yy hukuk alanındaki gelişme ve değişmeler genelde Avrupa patenlidir.
ll.Mahmut döneminde kurulan Nezaret-i Dava-i 1870 de Nezaret-i Adliye adını aldı.
Ticaret ve temyiz mahkemeleri kuruldu.
1840 Ceza Hukuku
1850 Ticaret Kanunu
1868 Deniz Ticaret Kanunu
1866 Ahmet Cevdet Paşa Medeni Kanun Mecelleyi yazdı.
Kanun değişikleri 1865 lerde Düstür adlı dergide yayınlanıyordu.
XlX.yy da Osmanlıda 4 tip mahkeme vardı.
Buda Osmanlıda mahkeme birliğinin olmadığını gösteriyordu.
Bunlar
Nizamiye Mahkemeleri (Adliye Nezaretine bağlı yeni mahkemeler)
Konsolosluk Mahkemeleri (Hariciye Nezaretine bağlı)
Şeri Mahkemeler (Şeyhülislama bağlı)
Gayrimüslim Cemaat Mahkemeleri (Şeyhülislama bağlı)
ORDU DONANMA
Tanzimat fermanı ile askerlik vatan hizmetine dönüştü.
Ancak gayrimüslimler bunu itiraz edince ıslahat fermanında bedelliye dönüştürüldü.
Osmanlı ordusu Nizamiye adını aldı ve Seraskerlik kurularak buraya bağlandı.
Seraskere yardımcı olmak üzere Dar-ı Şura-i Askeri kuruldu.
1908 de Harbiye Nezareti kuruldu.
Sultan Abdülhamit döneminde güçlü bir donanma kuruldu.
Yaklaşık 85 gemi ve20 de zırhlı gemi yapıldı.
MIMARI VE GÜZEL SANATLAR
Osmanlı klasik mimarisi lale devrinde Avrupa mimarisinin etkisinde kalmıştır.
1740 - 1808 tarihleri arasında Türk Barok ve Rokoko dönemi başladı.
1808 - 1860 yılları arasında Ampir usulü kabul edildi.
1860 dan sonra Seçmeci - eklektik akımı hakim oldu.
1900 - 1925 yılları arası batıya tepkili Neo-Klasik dönem başladı.
Tanzimat döneminde Batı müziği ön plana çıktı.
Bu Türk musikisine bir darbe oldu.
ll. Mahmut döneminde mimarbaşılık Ebriye-i Hassa Müdürlüğüne dönüştü.
Dolmabahçe sarayı (Barok) Haydarpaşa garı Tıbbiye-i Şahane Numune hastanesi Alman mimari örnekleri olup devrin eserleridir.